Primo Ürünleri, Market Dergisi Röportajı

2009 yılında çok büyük bir yangın atlatan ve kısa sürede başka bir fabrika satın alarak üretime devam eden Primo Ambalaj, private label sektöründe 100’e yakın büyük firmaya ürün temin ediyor. Primo Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı Salvo Bahar, yaptıkları işi tanımlarken “Merdiven altının lüksüyüz” diyor

Tayfun KARADEMİR

Primo ambalajı ve sizi tanıyabilir miyiz?
Küçük yaşlardan beri iş hayatındayım. Arkadaşlarım oyun oynarken ben babamla birlikte çalışmaya giderdim. Babam Türkiye’nin ilk bankeriydi. Ben de Türkiye’deki ilk döviz bürosunu kurdum. Bankalar da döviz bozmaya başlayınca finans sektöründen hizmet sektörüne geçiş yaparak Primo Ambalaj’ı kurdum. İlk olarak Amerikalı bir firmanın tıraş bıçağı markasının Türkiye distribütörlüğünü aldım. Bu Amerikalı şirket, dünyada private label pazarında yüzde 97 paya sahip. Biz bu firmanın Persona markalı tıraş bıçağı ile piyasaya çıktık. O dönem İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana gibi büyük şehirlerde 70 kadar pazarlama şirketi ile anlaşma yaparak iddialı bir şekilde pazara girdik. Malzemeler Amerika’dan dökme olarak geliyor, biz burada onları merdiven altı diye tabir edilen yerlerde paketletiyorduk. Ancak söz konusu merdiven altı atölyelerin sahipleri sözlerine çok sadık değillerdi, paramızı alıp ürünleri çok geç teslim ediyorlardı. Bunun önüne geçmek için bir atölye satın aldım ve ürünleri kendim ambalajlamaya başladım. Benim bu işte bu kadar büyümeme sebep olan şey, sözünü tutamayan insanlar oldu.

Sözünü tutamayan insanlar sizin büyümenize nasıl yardımcı oldu, bunu biraz açar mısınız?
Merdiven altı diye tabir ettiğimiz atölye sahipleri bizlerden kaparo alır, ürünün 15 gün sonra hazır olacağını söyler ama birçoğu sözünü tutmaz ve sizi zor durumda bırakır. Ben de bunun önüne geçmek için çalıştığımız atölyeyi satın aldım. Daha sonra kalem sektörüne vakum yaparken kalıphane lazım oldu ve bir kalıpçı ile anlaştım. Sonra bir baktım kalıphane sahibi benim verdiğim parayla bizim işimizi değil başkasının işini yapıyor. Bunun da önüne geçmek için bir kalıphane kurdum. Bizi piyasada ne kadar engelleyen iş varsa zamanla hepsini fabrikamızın içine entegre etmeye başladık ve böyle komplike bir tesis haline geldik. Anlayacağınız piyasada işini düzgün yapamayan kişiler sayesinde biz bu büyüklüğe ulaştık.

“Masa, sandalye üret deseler onu da üretiriz”

Şuan hangi sektörlere hitap ediyorsunuz?
Fabrikamız zamanla o kadar komplike bir hale geldi ki, Türkiye’de hitap etmediğimiz sektör kalmadı neredeyse. Bakarsınız gün gelir birisi masa, sandalye üretmemizi ister, onu da üretiriz. Neden üretmeyelim ki? Geçtiğimiz yıllarda bir arkadaşım bana geldi ve Rusya’ya sıvı sabun sattığını anlattı ve malzemeleri gönderdiği takdirde sabunları doldurup kolilere koyarak gönderebilir miyim diye sordu. Şu an fabrikamızda günde 100 bin ton, yani günde 100 bin şişe sabun üretimi yapıyoruz. Fabrikamız ve işçilerimiz yüzde 100 kapasite ile çalışıyor.

Hitap etmediğiniz bir sektörde de üretim yapıyor hale gelebilirsiniz yani?
Evet, bugün hitap etmediğimiz bir sektöre yarın hitap ediyor duruma gelebiliriz. Bir makine hiçbir zaman devamlı olarak çalışmaz. Bazen 6 çalışmaz, bazen de 6 ay boyunca hiç durmadan çalışabilir. Bizdeki makineler milyon dolarlık makineler değil, 10 bin ile 100 bin dolar arasında yüzlerce makinemiz var. Bizim işimiz yüzde 50 makine yüzde 50 işçilik olduğu için kimse bizimle rekabet edemiyor. Bu gün tüketim mallarında promosyonsuz hiçbir şey olmuyor. Örneğin; bir firma şampuanla birlikte bir ürün verecek, adamın kocaman tesisleri var ama o şampuanın yanına promosyon ürününü koyacak, paketleyecek adamı yok. Promosyon yapacağım diye de 200 tane adam tutacak değil. İşte o zaman biz devreye giriyoruz. Ürünü bize gönderiyor ve biz ürünü satışa hazır hale getirip teslim ediyoruz.

“Biz merdiven altının lüksüyüz”

Peki, kendi markanızla ürün çıkarmayı planlıyor musunuz?
Şu anda öyle bir düşüncemiz yok. Kendi markamızla ürün çıkarırsak, o branşla ilgili hiçbir firma bize gelmez. Firmalar bize bütün şifrelerini, gizli bilgilerini veriyor. Aynı branştan 3 büyük firma ile çalışıyoruz ama hiç kimse diğer firmanın ne kadar ürün yaptırdığını bilmez. Bu bilgileri kimseyle paylaşmayız. Biz merdiven altının lüksüyüz. Bazen fabrikamızda trilyonluk malzemeler oluyor. Bazı ürünler bize hazır geliyor, biz burada sadece ambalajını yapıyoruz. Bazı ürünleri ise A’dan Z’ye her şeyiyle üretip satışa sunuyoruz.

Hangi ürünler bunlar?
Bu bilgiyi sizinle paylaşamam ama şunu söyleyebilirim; bazı büyük firmaların en büyük markalarını üretip satışa hazır hale getiriyoruz. Örneğin piyasadaki organik şampuanların hepsini biz üretiyoruz.

Hangi firmalarla çalışıyor, fabrikanızda kaç farklı ürün üretiyorsunuz?
Bütün yabancı büyük firmalarla çalışıyoruz. Fabrikamızda yaklaşık 100 farklı ürün üretiyoruz.

Şuan piyasada eksik gördüğünüz, “Bu işi de ben yapmalıyım” dediğiniz bir iş var mı?
Lojistik sektörüne girmeyi düşünüyorum. Bu yönde ilk adımı da attım ve bir tır satın aldım. Çünkü zaman zaman nakliyecilerle sorun yaşıyoruz, malımız istediğimiz yerlere zamanında ulaşmıyor.

“Yangından 1 ay sonra üretime geçtik”

2009 yılında büyük bir yangın atlattınız ve çok büyük firmalarla çalışıyorsunuz. Yangın sonrasında nasıl bir süreç geçirdiniz?
Herkes bize üretime ne zaman devam edebileceğimizi soruyordu. Çünkü biz üretim yapmazsak, onlar da bir şey satamaz. Yangından 1 ay sonra üretime devam edeceğimizin sözünü vermiştik. Nitekim fabrikanın dışında, ilkel bir şekilde de olsa sözümüzü yerine getirdik. 9 ay sonra da şu an içinde bulunduğumuz fabrikaya geldik. Burası Jütsan Polipropilen Çuval Sanayi A.Ş’ye ait bir fabrikaydı ve ben bu fabrikayı içindeki malzemelerle birlikte satın aldım. Makineler atıl kalmasın diye de sanayi - çimento çuvalları ve iplik üretimine başladık.

Tekstil sektörüne de giriyorsunuz diyebilir miyiz?
Şuan öyle bir düşüncemiz yok ama belli olmaz.

Bu işe başladığınız ilk yıllarda bu kadar büyüyeceğinizi tahmin ediyor muydunuz? Geleceğe dair ne gibi hedefleriniz var?
Hayır, kesinlikle işin bu noktaya varacağını tahayyül etmemiştim. Hedeflere gelince, uzun vadeli plan yapmasak da yol bizi bir yerlere götürüyor, biz de gidiyoruz.

Benzer işleri yaptığınız diğer firmalardan farkınız ne?
Bizim rakibimiz yok. Bizim tesisimize sahip olan ve bizim ürettiğimiz ürün çeşitliliğini üretebilecek düzeyde bir başka bir firma yok.

Fabrikanız bir modern sanatlar müzesi ya da güzel sanatlar fakültesi gibi. Yanan fabrika da böyle miydi?
Önceki fabrikada bu kadar çok eser yoktu. Bu fabrikanın içini hiçbir dekoratör, mimarla çalışmadan, yalnızca genç sanatçılarla birlikte bu hale getirdik. Ünlü bir ressamın tablosuna vereceğim para ile genç bir ressamdan 10 adet tablo alırım. Bu hem benim işime hem de genç ressamın işine gelir. Eski fabrikamızda yanan bazı eşyaları gençlere verdim ve bunları bir sanat eserine çevirmelerini istedim. Şuan bu eserler fabrikamızda sergileniyor.


İstanbul - Orhanlı Sanayi bölgesindeki Primo Ambalaj ve Kimya Sanayi Ticaret A.Ş’ye ait 5 katlı fabrikanın kozmetik kimyasallarının bulunduğu depoda Eylül 2009’da, saat 18.00 sıralarında meydana gelen patlamanın ardından çıkan yangın, çevre ilçelerden temin edilen 23 su tankeri ile 41 itfaiye aracı ve 140 personelin yaklaşık 12 saat süren çalışmalarının ardından söndürüldü. Fabrikanın ilk 3 katında etkili olan yangında, büyük çapta maddi hasar meydana geldi.
Ayakli Rehber

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

evlerde yapilacak isler, mandal uretimi

Orjin grup başkanları, Zafer Kurşun ve Zafer Yıldırım